365 gün 6 saatin hatırına özel



Bir hikaye yarat

Bir düş kur

Bir kedi sev, bu aralar oldukça popüler

Bir el tut

Yaratmazsan hikaye sen olacaksın

Kurmazsan başkalarının düşünde hapsolacaksın

Sevmezsen bedbaht yaşayacaksın, ya da bunun büyük bir aldatmaca olduğuna inanacaksın.

Tutmazsan yarım kalacaksın... Başlayalım bir hikaye ile o halde... Olacağız zaten hepimiz birer hikaye...

Gecenin karanlığında ve havanın soğukluğunda buz gibi duvarların ardında, bir el uzanır sıcak yatağından kalkıp lambaya ve yanan ışıkla birlikte, dışarıdan bakan ancak öyle anlayabilir, bu sis perdesinin ardında bir nefes olduğunu. O nefes, başlar anlatmaya... bla bla bla dan sonra duyulur ses....

Uzaklaşmak istiyorsun, seni boğacakmış gibi gelen her bir şeyden. Kafanı dinlemek istiyorsun, çok yerindeymiş gibi ama bu bile pahalı bugün, yanlış anlaşılıyorsun. Anlatamadan kendini, yargılanıyorsun. Biz, ona ne yaptık ki soruları kulağına geliyor. Niye siz bir şey yapmış olasınız ki, bu sadece bana iyi gelen bir tercih diyorsun. Size kendinizi suçlu hissettiren nedir ki kafa dinleme tercihimden bu sonucu çıkartabiliyorsunuz diye soruyorsun? Tek başıma uçsuz bucaksız denizi izlemek istiyorum, dalgaların kıyıyı dövmesini ya da selamlamasını, ıssızlığın ve görünmez sonsuzluğun bende düşündürteceklerini merak ediyorum. Dalgaların sesi ile iç sesimi tanıştırmak istiyorum, bana söyleyeceklerini dinlemek. Her yaptığımdan her söylediğimden bir sonuç çıkarılacaksa diyorum sebeplerini bana sormadan, yorulacaksam tüm bu zanları cevaplamaktan, dinlenemeyeceksem susarak ve uzaklaşarak ne işim var aranızda ve sizin benimle ne işiniz var kendimle aramda? Tüm bu söylediklerimi boş verin. Sirkinize dönün ve maskeli balonuza devam edin. Martılara yem olan balığı selamlayıp onun halinden anladığımı söylerken martıyı da takdir edip geleceğim... Bunu sizden öğrendim...

İçimizden geçenler vurulsa dışa

Kaç dost kalırdı etrafımızda

Gülen yüzler bir asılsa

Bak kalıyor mu yüzüne gülen ufukta

Hakkın değil mi somurtmak

Hep gülen yüzlerin ardı hüsran muhakkak

Somurtmaktan da anlamak

Her yiğidin harcı değil üstad

Halden anlamak büyük meziyet

Kalmadı bugün her şey eziyet

Kalbin kırıksa şükret

Kırılacak bir kalbin vardı nihayet

Onda bunda arar mutluluk

Kendi içinde hapis kendinde

Sessizlik onun için cellat

Dinler kendi sesini boğulur içinde...

Okyanusum kendine yetemeyen

Bir kısır döngünün içinde balık gibi yüzen...

Tüm insanlar nereye

Bu insanlık nerede?

Sürekli meşgul zihinler

Faydasız işler peşinde...

Masamdayım kendimle

Elimde bir kahve fincanı

Dolmayı bekleyen

Kahve dediysem hazırlardan

Toz poşet

Üzerine sıcak suyu döküyorum

Ardından bir yudum alıyorum

Hafiften dilim yanıyor

Zihnim sigara çektiğini bildiriyor

3 dal kalmış

Bir tanesini yakıyorum ucundan

İlk duman ilk nefes 

Sonrakiler ona hiç benzemez

Önümde açık duran bir dergi ve hemen yanında okunmuş ve okunmayı bekleyen kitaplar dağınık halde duruyorlar

Ben de dağınığım

Toparlayacak bir el yok ensemde

Olmasın da zaten

Ben dağınığım ben dağıtırım

Açık konuşur kalbini kırarım

Kapalı imalarım yoktur benim

Açık saçıktır her bir şeyim

İçerisi epey dumana boğuldu

Camları açıp nefes almasını sağlıyorum odanın

Odayla birlikte kendimin de

Hem içiyorum hem rahatsızlık duyuyorum dumanından

Bu normal mi bilmiyorum

Sorgulamak istemiyorum artık hiçbir şeyi

Sormak istemiyorum nedir nedendir diye

Duymak istemiyorum hiçbir cevap

İçimden gelen uyumak

Uyumak istiyorum kahvenin son yudumuyla birlikte

Derginin kapağını kapatıyorum

Pencereyi de öyle ve sonra ışığa uzanıyor elim çoktan söndürdüğüm sigaranın izmaritiyle küllerini dökmediğimi hatırlıyorum onları da hallettikten sonra söndürüyorum ışığı ve uzanıyorum yatağa

Uykuya dalmak kolay olmuyor

Öncesinde bazı kurallara uyulması gerekiyor

Zihnin hiç bugünle alakadar olmayan şeyleri getirecek gözlerinin önüne

Ve düşündürecek seni hiçbir anlamı yokken

Canını sıkacak sonra yeni olasılıklar üzerinden yenilerini getirecek ve düşündürecek

Ya öyle değilse böyle olsaydı nasıl olurdu diyecek

Bir sağa döneceksin bir sola

Bir türlü kurtulamayacaksın 

Sonra nasıl olduğunu anlayamadan birden

Uykuya dalacaksın ve ertesi gün yine aynı şeyleri yaşayacağını bile bile nefes alacaksın. Bir sigara yakacak ve kahvenden yudum alacaksın. Dikkat et bu sefer dilin yanmasın...

Gel içeri hadi bak dünyaya benim gözümden
Kendini göreceksin en baş köşede birden...

Herkes anlatır kendini

Tanıtır olduğundan başka biri

Yoktur söylediklerinden eser

Kendi görünenden de beter...

Okudum okudum ne oldu bozuldum...

Yazdım yazdım kendimi okudum...

Bir rüzgarın eserken işittikleri

Bir göğün gürlerken korkuttukları

Bir yağmurun yağarken ıslattıkları

Bir güneşin doğarken yaktıkları

Bir sabahın başlarken bitirdikleri

Bir gecenin biterken başlattıkları

Bir bulutun geçerken hissettirdikleri

Bir ağacın kesilirken kaybettikleri

Bir yaprağın dalından koparken ki hüznü...

Her güzel şeyin ardında bir çirkinlik saklı durur. 

Şehirlerin büyüsü kaplar içini ama arka sokakları canını yakar.

İnsanın güzeli döndürür başını ama tanıdığında hayalin kırılır...

Ne istediğimi bulamadan

İstemediğim beni buldu

İstemediğimde buldum aradığımı

Aramam son buldu istediğimi...

Bedenimi kapattım bugün, aklımı saldım
Duygularım serbest fikirlerim özgür
Uzanıyorum öylece zihnimin götürdüğü yere
Karışmıyorum bakalım bu gidiş nereye ve son sözlerimi ekliyorum kendime;

365 gün 52 haftadır yazmışım ve kendime 6. saatin sonunda sormuşum nedir bu tantana?

Geride bir sürü harflerden oluşan anlamlar bırakmışım birçoğu da sıradan...

İşte İNSAN...



Saygı ve sevgilerimle..




4 Yorumlar

  1. Hayatın içinde farklı bir yolculuğa çıkarıyorsunuz okurları. Doğan Cüceloğlu'nun dediği gibi: " Varmakta değil yaşamın amacı, yolculukta."
    2024'ün henüz bilinmeyen yolculuğunda sağlık, huzur, mutluluk, güven, vefa da yer alsın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle düşünmenize çok sevindim. Güzel dilekleriniz için çok teşekkür ediyorum, hepimiz için güzel bir yıl olması dileğiyle..🙂👋

      Sil
  2. İnsanların kendilerini anlatmasıyla ilgili "yoktur söylediklerinden eser, kendi görünenden de beter" yazmışsın ya. İşte bu çoook üst düzey bir tespit. Saygıyla eğiliyorum

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski