derle-dene-me 9



NE ÖNEMİ VAR?

İnsan beyni yeni zorluklarla karşılaşmak istemez. Yeni bir şeyler denemekten, ortamlara girmekten imtina eder, fakat tüm bunlar onu geliştiren şeylerdir. Her sabah aynı güzergahı takip etmektense arada bir yolu değiştirmek yahut hep sağ elle kaşık tutarken arada bir el değiştirmek beyni şaşırtan ve besleyen şeyler. Beyin sahipleri olarak bizler, faydalı olan yiyecekleri yemekten kaçınırız değil mi? Tat aldıklarımız genelde zararlı yiyecekler oluyor. Ama o tatsız tuzsuz bulduğumuz yiyeceklerin bize muazzam faydaları var. Fakat biz yine de tercihimizi tıpkı beynin onu geliştiren etkinliklerden kaçınması gibi bunlardan kaçınmaktan yana kullanıyoruz. Sahi bizi beynimiz mi yönetiyor? Duygularımız mı? Acaba yeni şeyler denemek istemeyen bizim kendimiz miyiz yoksa beynimiz mi diye de soruyu değiştirebilirim? Biz mi organlara hükmederiz organlarımız mı bize diye de yeni sorular türetebilirim? Fakat ne önemi var ki tüm bunların?

SAL GİTSİN ama YİNE DE SEN BİLİRSİN

Yeni doğan bebekler ne güzel pırtlar değil mi ? 9. Senfoni tadında adeta. Ya dedim bağırsak sağlığı ne kadar önemli ama kültürümüzde gaz çıkarmak ayıp sayılmış. Doğa diyor ki geldi mi sal biz tutuyoruz. Aslında hiçbir şeyi içimizde tutmamamızın sinyali bu bence. Hani şu sosyal medyada bolca gördüğümüz psikologların ayda 5 kere video çektiği şu malum konu. Her duygu hem acı hem tatlı yaşanmalı hayat boyunca. Ama biz hayatın kısalığını göz ardı edip bazı şeyleri içimizde tutuyoruz veya erteliyoruz. Bir noktada aslında biraz hayatı kaçırıyoruz... Sözlerime baktım da aslında benden de psikolog olurmuş ama tercihlerimi farklı yönlerde kullandığım için yeni bir maceraya atılmak istemiyorum desem de hayatın ne getireceği hiç belli olmaz hele ki siz de belirsiz bir kişiliğe sahipseniz...

BANA AİT

Ölüm varsa her şey anlamlı olmalı. Bugün yaptıklarını yapamayabilirsin bir daha; ölüm varsa her şey anlamsız olmalı. Bugün yaptıklarını niye yapasın boşuna...

ÖYLE İŞTE

Takım elbise giyip 1 liralık bir şey satın alırken 200 liram var, bozuk yok dediğinizde benden olsun gibi bir naziklikle karşılaşabilirsiniz ama aynı duruma normal veya bozuk bir kıyafetle denediğinizde bozdur da gel gibi bir söylemle karşılaşabilirsiniz. Burada, insana dair bir şeyler yatmaktadır. Muamele farklılaşıyor. Böyle davranmayı bize kim öğretti? Nietzche haklı mıydı? Diyeceksiniz ki nietzche ne alaka? O dememiş miydi ahlakın çifte standartları vardır diye? Aklıma geldi birden zikrediverdim. Ne var yani?...

BİRDE BİZ RAHAT BİR NEFES ALABİLSEK

Zebra doğadaki en savunmasız canlılardan biri. Ne boynuzları var ne de dikenleri. Kaderleri yemi olmak mı yırtıcıların? Yoksa bu onun varoluş sebebi mi? Olabilir mi? Bir aslan zebra kovalarken mi daha mutludur yoksa onu yerken mi? Aslan mutlu olabilir mi ki? Olsa olsa mutlu sayılabilir avını yerken ve yavrusuna yedirirken. Bunu da varsayan bizlerizdir. Üstüne vazife olmayan her şeye burnunu sokan. Özellikle de doğada. Öyle ki pandemide ortalıktan bir çekildik etrafta çiçekler açtı böcekler dansa kalktı, tüm canlılık -biz dışında- rahat bir nefes aldı... 


4 Yorumlar

  1. bir sabah kalkın ve dişlerinizi sol elinizle fırçalayın, hayatınız değişsin :) bunu ben demiyorum, ama işin ehillerinden duymuşluğum var ;:D deneyeceğim

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar.
    Zevk alarak keyifli bir yazı okuduğumu söyleyebilirim. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.

    Acaba ölüm gerçekten var mıdır? Yoksa, üzerinde yaşadığımız gezegeni terk ederek, başka bir gezegende başka hallerde devam eden bir şeyler var da, oraya nakil mi oluyoruz? Ölüm olsa da, olmasa da her şey anlamlı olmalı ve yapacaklarımızı ötelemeden mutlaka yapmalıyız. Çünkü bizler bu gezegenin boyutlarına göre burada misafiriz. Bu gezegeni terk ettiğimiz de belki bir başka gezegenin bir başka boyutunda yeniden biraraya gelebilirz de.

    Yeni zorluklarla karşılaşmak istemeyen beynimiz mi? Bedenimiz mi? Ruhumuz mu? Beynimiz sadece kodlanmış işleri yapmakla yetinen bir organ. Aslında beynimize de, bedenimize de yön veren gözle görülüp, elle tutulamayan ancak varlığı da inkar edilemeyen ruhumuzdur. Beynimize iyi bakarsak, onu hastalandırmazsak, beynimize güç yetiremediğimiz işlerde beynimiz kodlandığı gibi ihtiyacımız olan hareketleri yapmaya devam eder. Kalbimiz de öyle beynimiz gibi kodlandığı üzere çalışıyor. Ona iyi bakmaz da hastalandırırsak, kalbimize şunu yap şunu yapma diye nasıl komut veremiyorsak, beynimizin bazı işlemlerine de komut veremeyiz. Ancak bu bizim isteğimiz ve müdahalemiz dışındaki işlevlerini sağlıklı bir şekilde yürütmeleri için bu organlarımızı korumamız ve hastalandırmamız gerekiyor.

    Bana göre, aslında zebra savumasız bir hayvan değil. Onun çifteleriye ağzı burnu çarşamba çanağına dönmüş yırtıcıları belgesellerde izliyoruz. Yeryüzünde yaratılmış tüm canlı ve cansız varlıkların bir hikmeti var. Zebralar, belki de yırtıcılara yem olmak için yaratılmadı da onun yaşadığı coğrafya nedeniyle yırtıcılara yem oluyor.

    Afedersiniz, eşek, katır ve at gibi hayvanları ehlileştirerek onları yaşadığımız alanlarda barındırdığımız için yırtıcılara yem olmuyorlar. Ama o bilinen coğrafyalarda yetişen hayvanlar dengeyi sağlamak için yırtıcılara yem olmak zorunda kalıyorlar.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli yorumun için Çok teşekkür ediyorum recep ağabey, hoş geldin. 🙂🙂👋

      Sil

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski