Derle-dene-me 7



HİÇ

Hiç harry potter izlemedim, hiç stada, maça gitmedim, Hiç Stephen King romanı okumadım. Tolstoy'u severim ama savaş ve barışı beğenemedim. Çok satan kitaplara ön yargılı değilim ama yine de çoğunda umduğumu bulamadım. Nerede kenarda köşede kalmış kitap varsa çoğunluğu hep saşırttı beni ve unutulmaz oldular benim için...

GARİP

İnsana has şöyle bir durum vardır. Biri ile kötü bir şey yaşamışsa tüm insanları, o yaşadığı şeyin onda bıraktığı izle değerlendirir. Bir yere gidip çok eğlendiyse herkesin o yere gidince eğleneceğini sanar ve sanmakla kalmaz, eğlenmediğini söyleyene de eğlenmeyi bilmiyorsun der...

SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK

Bir magazin haberi görürüz. Ünlünün biri bilmem kaç milyonluk tatil yapar ya da bir ev alır, araba alır. Yorumlarda yazarlar, keşke şuna yardım etseler buna bağışlasalar. Belki de bağışlıyorlar, yardım ediyorlar ve bilmiyorsun ama benim irdelemek istediğim konu, biz kendi bütçemize göre birilerine yardım, bir yerlere bağış yapıyor muyuz? Bence başkalarının hayatlarını takip edip, onlara akıl verip tavsiyede bulunacağımıza, bir dönüp kendimize bakmamız lazım. Bunu da aslında her konuda yapmalıyız. Çünkü, bazen kendimizin ne olduğunu unutup başkalarının hayatları hakkında ahkam kesme hakkını kendimizde buluyoruz. Ve asıl soru, bu insanlar neden düşünmezler ve kendilerine ben ne yapıyorum da bu kişileri yargılama hakkını kendimde buluyorum demezler? Sanırım herkes kendini sütten çıkmış ak kaşık görüyor...

ÖYLE DEĞİL Mİ?

Birinin pazar günü doğum günü olsun. Bu gün de kültürel açıdan önemli bir gün olsun. Kişi diyelim bundan 50 yıl önce x tarihinin pazara denk gelen bir zaman diliminde doğsun. Bu kişinin doğum günü 50 yıl sonra aynı güne denk gelmeyebilir. Şimdi, bu bilginin bilinmediğini varsayalım. Pazar günü doğanlar hakkında methiyeler düzelim, şöyledir böyledir diyelim, övelim. Sonra birisi desin ki, pazar günü doğmamış olabilir. Çünkü gerekçesi şudur. Sonra derler ki hadi oradan falan filan sen ne demek istiyorsun! İşte dünyadaki kavgaların sebeplerinden biri ve en yaygını. Bir gerçek vardır, ona genelde hakikat denir. Bir de kendi gerçekliğimiz vardır, bu da genelde algıdır, ideolojidir, inançtır...

ADAMLIK

Çok duymuşsunuzdur. Birisi veya birileri hiç zorluk görmemiş ki falan diye eleştirilir. Buradaki 'zorluk' nedir? Çalışmamış mesela ağır işlerde. Sırtında taş taşımamış vs. Bir sistem hayal edin, o sistem seni köle gibi çalıştırıyor ve o sistemin en kötü şartlarını görmemişsin diye hor görülüyorsun. Bu, aslında bunu diyen kişilerin kendilerini avutma yollarından birisi. Zorluk görsen böyle dik başlı olmazdın! Allah allah, Bak sen! Tam anlatabildim mi bilmiyorum ama bu genelde daha küçük olanlara yetişkinler tarafından çok söylenir. Kendisi ezilmiş, büzülmüş ve bunun sonucunda kendini adam olmuş sayarak, adam olmanın yolunun bu olduğuna inanarak hala sırtında taş taşıyarak kendine bir rütbe tayin edip bunu kullanıyor. Bir nevi çilecilik gibi bir şey. Dolayısıyla sen masa başı bir iş yapıyorsan dahi yok, o taşı taşıyacaksın illaki sırtında. Yoksa adam olamıyorsun...

ÖZGÜNLÜK

Edebiyat dergilerinin çoğunun içinde, şöyle yazılara denk gelebilirsiniz. Kişiye kendi olmasını, birey olmasını, özgün olmasını söyler, över ama dergiye bir yazı göndermek istesen, her bireyden aynı şekli kurallara bağlı kalarak göndermesini, benzer kurallara uyarak yazmasını ister, herkesi bir kalıba sokup o kalıbın içinde değerlendirir. Hatta şey derler, yazı göndereceğin dergi nasıl yazılar yayınlıyor, hangi ideolojik fikir üzerinde ilerliyor iyice oku, anla ve ona göre yazılar gönder. Yani bu ne demek? Bizim gibi ol. Bunun tam tersi bir anlayışın edebiyatını yapıp uygulamada bunu yapmamak. Söyleyeceklerim bu kadar.







8 Yorumlar

  1. Bence tam anlatabildiniz. Derlemedeki kısa ama öz anlatımınız, sosyal psikoloji üzerine örnek teşkil eden yazı olmuş. Tebrik ediyorum sizi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Anlaşılabilmek çok önemli ve güzel bir hadise😊👋

      Sil
  2. Yazınızın içindeki her bir başlık, derinlemesine düşündürüyor insanı. Geçmiş yıllarda ortaokul ve liselerde münazaralar vardı. İki grup farklı görüşleri savunurdu. Önemli olan savunduğunuz tezi örneklerle desteklemenizdi. Çok sevdiğim kompozisyon derslerinde uygulardı. Düşünceye saygı esastı.
    Her insan ayrı bir dünya, benzerlikler olduğu gibi zıtlıklar da olacaktır tabii. Özgünlük hepimiz için gerekli. Özellikle yöneticiler, eğiticiler için. Adam olmak derken insan olabilmeyi düşünüyorum ben. Beden yükü ya da beyin yükü her ikisi de yorar insanı.
    Doğum gününden çok insanın hayat boyu ne yaptığı önemli değil midir?
    Herkesin onayladığı, hoşlandığı, alıştığı bir şeyden bir başkası tabii ki zevk almayabilir, hoşlanmayabilir. Hoşgörü nasıl da önemli.
    Esenlikler diliyorum. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli yorumunuz ve ziyaretiniz için teşekkür ediyorum😊 Benim dönemimde hiç münazaralar hatırlamıyorum mesela öğretmenim. Eskiler çok daha iyiymiş herhalde zira tartışma,paylaşma ortamı yaratmak öğrenciler için faydası yadsınamaz derecede önemli.. 👋👋

      Sil
  3. Küme çalışmaları, münazaralar, sosyal etkinlikler keşke devam etseydi. Düşünceye, fikre, hoşgörüye, insana saygılı kuşaklar da devam ederdi herhalde. Eskiye hayranlık gibi değil de iyi ve güzel şeylerin devam etmesini yürekten savunuyorum.
    Ben teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  4. HİÇ başlığının altındaki her cümle ayrı ilgimi çekti. :) HP'yi erken yaşta izlesen severdin sanırım ama şimdi umduğunu bulur musun bilemem.
    Bende stada maça gitmedim, gitmeyi de pek düşünmedim açıkçası.
    1 adet Stephen King okudum ve sevmiştim. Tolstoy severim ama Savaş ve Barış'ı da sevmiştim oysa... Çoğunlukla çoksatanlarda gördüğüm kitapları alsam da haklısın sana gönülden katılıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkür ediyorum. Evet, belki çocuklukta izlesem severdim 😊👋👋

      Sil

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski