Köpek balığı

 

Fanusun içinde bir köpek balığı düşünün. Hemen yanında da biz. Korkar mıydık? Bence bu güzel canlıyı inceler, hareketlerini takip eder ve fotoğraf çekilirdik. Ama eğer fanustan çıkabilecek bir halde olsaydı bu güzel canlı, o zaman yaptığımız aynı şeyleri yapabilir miydik? Hiç zannetmiyorum. Fanusun içinde sevimli fanusun dışında sevimsiz. Sevimli bulma ve sevimli bulmama kararımızı ne belirledi burada? Bize zarar verebilecek olması veya olmaması durumu. Burada bizi korkutan şey fanusun içerisinde bir köpekbalığı olması değil. Bizi burada korkutan şey köpek balığının dışarıya çıkabilecek olması ve belki de bizi yemesi. Yani şeyin kendisi başlı başına korkutucu değil ama ne zamanki bize tehdit o zaman korkutucu. Köpek balığının çıkabileceğini veya fanusun güvensiz olabileceğini dahi düşünemeyen, buna ihtimal vermeyen biri olsaydık, bizi bekleyen potansiyel tehlikeyi fark edemeyecek ve önlem alamadan hoş vakit geçirdiğimizi zannederken kendi sonumuzu getirecektik. Peki, bizi yedi diye köpek balığı suçlanabilir miydi? Muhtemelen cevabınız hayır olacaktır. Çünkü köpek balığı doğası gereği olması gereken hareketi yapmış ve bizi yemiştir. Peki, böyle bir durumda suçlu kim olurdu? Fanusu icat eden mi? Köpek balığını fanusun içine koyan mı? Bu muhteşem canlıyı merak edip fanusu oraya getirenlere güvenip yakından görmek için yanına giden mi? Yoksa bu bir kader mi?!..



2 Yorumlar

  1. Köpek balığı fanusun içinde kalınca da pek sevimli görünmüyor:) Her zaman korkutucu. Ürkütüyor fazlasıyla...
    Fanusun içinden çıkıp bizi yemesi durumunda suçlu olan biz oluruz, çünkü seyretmek için gidiyoruz ve başka bir şey düşünmüyoruz doğal olarak. Hayvan doğası gereği bizi yediği zaman da onu suçlamak olmaz.
    Bence her şeye kader diyemeyiz, seçimler bize ait. Mecbur kaldığın şeyler olabilir o ayrı ama seçimlerimizi yanlış yapıp sonra sadece buna ''kader'' demek bana ters geliyor.
    Düşündürücü bir yazı olmuş, emeğinize sağlık:)))

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski