Biliyorsunuz ki su bardağı dendiğinde akıllara gelen bardak yukarıda resmini gördüğünüz bardaklardır. Geçenlerde, Mehmet Şef'in konuk olduğu bir programda, bu bardak üzerinden çok şaşırtıcı-en azından bana göre- bir diyalog yaşandı. Şaşırtıcılığı, şefin karşısındaki kişinin, bardağı sanki ilk defa görüyormuşçasına olan tepkisiydi. Çok kısa bir sahne zaten. Merak edenler şu linkten ulaşabilirler. Şu link: https://youtube.com/shorts/o-5PgyU7zhQ?feature=share
Peki, ben su bardağı üzerinden ne anlatmak istiyorum. Örneğin bir çocuğa, bana su bardağıyla bir su getirir misin dediğimizde, muhtemelen birçok çocuk, herhangi bir bardağa su doldurup getirecektir. Çocuk için içi su dolu her bardak zaten su bardağıdır. Ne zaman ki ailesi, yukarıdaki resimdeki bardağın karşılığının bizim kültürümüzde kabul gören adının su bardağı olduğunu söyler, kendisinden su istendiğinde bu bardağın kullanılması gerektiğini söyler, çocuk o zaman öğrenmiş olur. Neticede kültürümüzde böyle yerleşmiş ve kabul görmüş. Ailesi, çocuğa bu bilgiyi öğretmeden önce, çocuğa su bardağı dendiğinde tek bir bardak aklına gelmezdi ve çocuk, çok daha geniş düşünerek birden fazla seçeneğe sahipti. Oysa şimdi, artık su bardağı denince aklına tek bir bardak gelecek. Hep deriz ya çocuklar için büyümüşte küçülmüş gibi diye. Gerçekten de öyledirler, buna hepimiz şahit olmuşuzdur. Bazen yetişkinlerden çok daha iyi problem çözebilirler, çok farklı düşünebilirler, olayları çok farklı şekillerde yorumlayabilirler. İşte bu durumun en önemli sebeplerinden birisi, henüz sloganlarla, kalıplarla düşünmemelerinden, ön kabuller üzerinden hareket etmemelerinden, düşüncelerinin sınırlanmamış, beyinlerinin özgür olmasından kaynaklanmaktadır. Aslında bizler büyüdükçe aile, okul, çevre gibi bulunduğumuz ortamlardan çok şeyler öğrendiğimiz gibi bu şeyler çoğu zaman bizi sınırlayan da şeyler olabiliyor. Hayal gücümüz sınırlanıyor, düşüncelerimiz sınırlanıyor, isteklerimiz sınırlanıyor, hareketlerimiz sınırlanıyor... Bize anlatılanları, bizden yapmamız istenenleri tek gerçek, tek doğru olarak kabul edebiliyoruz. Daha çocukluktan itibaren bizler artık o bardağın su bardağı olduğuna inanmışsak ve başka bardaklara da su bardağı denebileceğine dair hiç bir söylem duymamış, eylem görmemişsek nereye gidersek gidelim bizim için o artık öyledir, değişmez. Çünkü bunun değişebileceğini dahi düşünemez hale gelmişizdir çoktan... Bu durumun, psikolojik açıdan kişiye, sosyolojik açıdan topluma yansımaları elbette var. Örneğin, sizden farklı düşünen birileri ile tanıştığınızda, onların bazı fikirlerinden dolayı onlardan kolayca soğuyabilirsiniz. Böylelikle belki de çok iyi bir arkadaşı kaybetmiş olabileceğiniz aklınıza bile gelmez. Yine iş yerinize eleman alırken sizden biri olup olmamasına göre değerlendirebilir, böylelikle ondan çok daha liyakat sahibi birinden faydalanamamış olursunuz. Bu durumdan da hem iş yeriniz hem de sizden hizmet alanlar olumsuz etkilenebilir. Yine aynı siz, diyelim ki bir yenilik yapılması gerekiyor ve bu durum size ve işinize çok fayda sağlayacak. Ama siz bu yeniliğe direnirsiniz. Çünkü, siz zaten işlerin sizin bildiğiniz gibi yürüyeceğinden eminsinizdir.
Bunlar zaten her birimizin bildiği ve bizzat yaşadığımız, şahit olduğumuz örnekler değil mi? Hiç, bugün yaşadığımız bu gibi durumların, bir su bardağına kadar dayanabileceğini düşünmüş müydünüz?
Çocuklar genelde büyük nesnelere ilgili olabiliyorlar ya da kendilerine seçenek sunulduğunda genelde sizin önerinizin tersini seçmeye meğilliler:) yapma denileni inatlaşırcasına yaptıkları gibi ve bundan acayip zevk alıyorlar:)
YanıtlaSilGüzel bir örnek olmuş, herkes kafasında olanı doğru kabul ediyor.
YanıtlaSilTeşekkürler,öyle gerçekten.
SilYorum Gönder