Derle-dene-me 4



VİCDAN

Gelenekten öğrendiğimiz, toplumun bizden  yapmamızı istediği bir şeyi yapmadığımızda, içimizde bir suçluluk oluşabilir. Şimdi aileni üzme, dediklerini yap, sanki ne olacak gibi sesler duyduğumuzda, bu acaba vicdanımızın sesi midir? Eğer öyleyse bu vicdan muhafazakar mıdır acaba? Eğer, vicdanımızın sesi değilse bu ses hangi sestir ki sürekli her eylemimizde her kendimiz olmak için attığımız adımımızda, bize bir şeyler söyleyerek vazgeçirmeye çabalamaktan, bizi suç işliyormuş gibi hissettirmekten geri durmamaktadır?...

FARKINDALIK

3 yaşındaki bir çocuk ve 10 yaşındaki abisi, saldırganca havlayan bir köpek gördüklerinde, 3 yaşındaki çocuk onunla oyun oynamak isterken abisi ondan kaçıp kurtulmak ister. Çünkü bu noktada farkındalık devreye girmiştir. 3 yaşındaki çocuğun hayat bilgisi yada teorik bilgisi eksik olduğundan, köpek tarafından ısırılacağından ve zarar göreceğinin farkındalığından yoksundur. Fakat, abisi bunu bilecek yaştadır. Burada küçük çocuğa cesur, abisine ise korkak demek son derece yanlış olurdu. Hayatımızda da gösterdiğimiz davranışlarımıza, planlarımıza, düşüncelerimize bir şeyler yakıştıranlarla karşılaştığımızda yahut duyduğumuzda, onların farkındalıklarının olmadığını düşünebiliriz. Herkesin kendine göre cesaret tanımları olabilir. Sokrates'in fikirleri uğruna ölmesi, kimilerine aptalca gelebilirken Galileo'nun engizisyondan kurtulmak için fikrinden vazgeçmesi gayet akıllıca görülebilir. Bunların tam tersi de geçerli olabilir. Nihayetinde herkes hayatı deneyimlerine, bilgisine göre yaşar ve olayları bunlar dahilinde yorumlar. Asıl olan kendimiz dışında herkesi yermemek, herkesin farklı süreçlerden geçtiğinin farkında olarak kendimize de başkalarına da her zaman için yanılma payı bırakmaktır ve herkesten öğrenebilecek bir şeylerimizin de her zaman olduğunu unutmamaktır...

YAZMAK

Yazma eyleminde, şu durum çok büyülü geliyor bana. Yazdığının aynısını bir daha yazamazsın. Aynı hissi de vermez. O, biricik olarak kalır yazdıklarının içinde. Belki benzerini yazabilirsin ama ilkinin yanında sırıtır. Bu biriciklik, çok hoş bir şey...

SAMİMİYET

Daha ilk kez tanışılan kişilerin, bir kaç laf ettikten sonra samimi söz ve davranışlarda bulunmalarından ve hatta el şakalarına kadar gidebilen tutumlarından, her zaman rahatsız olmuşumdur ve hiç hoşlanmam. Ruh halime göre de bunu ya hissettiririm ya da doğrudan anlamasını mutlaka sağlarım. Bunu birde ben çok samimiyim, arkadaş canlısıyım, cana yakınım gibi güzel huyları zikrederek normalleştirip yaptıkları patavatsızlıkların altını dolduruyorlar. Yüz verdikten sonra astarını isteyen tipler ne ise bunlar da benim gözümde o. Hemen tepene çıkarlar. İki güler yüz göster, ufak bir yardımda bulun, onlar için bulunmaz nimet olursun ve etinden sütünden faydalanmak için yapmadıkları şaklabanlık kalmaz. Bahsettiğim bu durumları eminim herkes ya yaşamıştır ya da hiç olmazsa en az bir kaç sefer gözlemleme imkanı bulmuştur...





18 Yorumlar

  1. Thanks for your observations about the situation.

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar.
    Vicdan, farkındalık, yazmak ve samimiyet olgularıyla ilgili açıklamalarınızı okudum. Çok güzel konulardı. Kaleminize, gönlünüze ve emeğinize sağlıklar dilerim. Kişiye doğruyu ve iyiyi yapma yükümünü yükleyen içsel gücün sesini vicdanımızın sesi olarak alıyoruz. Farkındalık, yazmak ve samimiyet konularında yapılan açıklamalara da aynen katılıyorum.
    Sağlıcakla ve esen kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katkınız için çok teşekkür ediyorum🙂👋👋

      Sil
  3. Tüm sözlerinize katılıyorum.
    Farkındalık hakkında yazdığınız örneklerde olduğu gibi toplumun yanlış algısı ders niteliğindeydi.
    Emeğinize sağlık olsun. Seçtiğiniz konuları çok beğendiğimi belirtmek isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, yorumunuz mutlu etti 😊😊

      Sil
  4. samimiyet ve içtenlik toplumumuzda hemen farklı algılanabiliyor. Sınır ayarları yok olabiliyor.. yazmak eyleminde de, insanın kendine has bir dünya oluşturması özel:)

    YanıtlaSil
  5. yerimizi ve sınırımızı insan olarak kavrayabilsek gürültülerin içinde kalmayacağız :) Güzel derleme hocam, emeğinize, ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  6. Yazmanın biricik olması gerçekten harika.

    YanıtlaSil
  7. voltaire, bacon denemeleri gibi çeşitli konularda düşüncelerini yazıyon yanii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, öykü yazmaktan daha yakın geliyor bana🙂🙂Montaigne favorim bu konuda. Saydığınız isimlerin denemelerini okumamıştım, inceleyeceğim. 👋👋

      Sil
  8. Yazmak gibisi yok, içindekileri dökmenin hafifliği bambaşka:) Samimiyet konusunda herkesle çok samimi olamazsın, zaten herkesi kendine yakın da göremezsin. Bence bu tamamen hissettiğin enerji ile ilgili. İlk andan samimiyeti ben de hiç sevmem, mesafe olmalı kesinlikle:)
    Kaleminize sağlık:)

    YanıtlaSil
  9. Yazma işi bence de büyüleyici. Güzel yazabilenlere hep çok imrenmişimdir. O okuma keyfini katlayan sıtırlar nasıl duygularla ortaya çıkar acaba?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski