Değinti


Biz çok iyilikseverizdir. Çok iyilikler yaparız. Kimimiz Allah rızası için yapar, kimimiz kendini iyi hissettiği, mutlu olduğu için yapar. Mutlu olmak içinin bile altında kendi çıkarımız yatar. Çıkar dediysem bencilce bir çıkardan bahsetmiyorum. Çünkü iyiliğimizin sonucunda mutlu oluyorsak eğer mutluluk bizim çıkarımızsa iyilik yaptığımız kişi de bundan çıkar sağlıyor. Yani iki taraflı bir kazanç söz konusu. Ne güzel. Üstelik bedava.

Hepimiz sağlığın önemini biliriz ama pek azımız onu bozmadan onun için bir şeyler yaparız. Tatlı, güzel, hoş olan yiyecekler çoğunlukla zararlıdır. Nerede tatsız tuzsuz bir şey var genelde sağlıklıdır. Herhalde bu da doğanın bize oynadığı bir oyun mudur nedir?

Gülmek, kimi çevrelerce hoş karşılanmaz ama ne yapalım ağlanacak halimize de gülmeyelim mi? Bizim insanımızın mizahı, genç yaşlı fark etmeksizin neden bu kadar kuvvetlidir dersiniz? İzahı olmayan çok şey görüp geçirmişizdir de ondan. Bir tür savunma mekanizması bizimki. Hayat ile baş edebilme yöntemi. Biz bulmadık mizahı ama biz güzel uygularız.

Başımıza bir şey gelene kadar bekleriz, bekleriz ve bekleriz. Beklerken de boş durmaz nasıl olsa bize bir şey olmaz diyerek avunuruz. Sonra o bir şey başımıza gelince dövünür dururuz, kızarız, bağırırız ve sonra unuturuz. Unutmadan önce de az da olsa o başımıza gelen bir şey için elimizi kıpırdatırız ama bu hiçbir zaman yeterli olmaz.

Babamızın tuttuğu takımı tutarız. O da babasının tuttuğu takımı tutmuştur. Tutan tutana hali hakimdir biraz bizde. Herkesin tuttuğu kendinedir ama kendinin değildir, başkasınındır. Başkasına sormadan karar dahi alamayız. Fikirlerimizi kendimizin zannederiz ama onlar da bizim değildir. Zaten düşünmeyi de pek beceremeyiz. Nereden fikrimiz olacak.

Bizim toplumumuzda âdet olmuş bir diyalog var. Hepimiz biliyoruz bunu. Birisine nasılsınız diye sorduğumuzda iyiyim siz nasılsınız cevabını alırız ve bu otomatikman çıkar. O an iyi olmasak bile bunu dile getirmeyiz. Bizde sanıyorum bir duyguları saklama ihtiyacı, dışa vurmada çekingenlik hali hâkim. Hep mutluyuz, hep iyiyiz. Hâlbuki bunun böyle olmadığını herkes kendinden biliyor.

Misafirliklerde özellikle bayram gibi önemli günlerde evin sahibi gelen misafirlerin hepsine tek tek sen nasılsın oğlum, çocuğum, kızım ile başlayan cümleler kurar ve ardından gelen bazı sorularla diyalog devam eder. Burada da nasılsın iyi misin, iyiyim siz nasılsınız ezberleri devam eder. Artık günümüzde bayram, bolca dedikodu, çekiştirme, kim evlenmiş kim ayrılmış kim kilo almış kim vermiş kim kime ne demiş üzerine kurulu olan diyalogların bolca yaşandığı, insanların yaşadıkları sorunları, olumsuzlukları bildikleri hâlde dile getirerek, sorarak, kendi egolarını tatmin ettikleri, merakların bolca giderildiği günlere dönüşmüştür.
Sohbet konularımız hep kişiler üzerinden. Mutlaka konu döner dolaşır yine birinin dedikodusuna gelir. Bunun dışında çok az şey konuşuluyor olması bence büyük bir kayıp. Dedikoduyla rahatladığını söyleyen insanlar mevcut. Fakat bu insanların kendileri dedikodu malzemesi olduğu anda işin rengi değişmeye, tadı kaçmaya başlar. İnsan bundan rahatsız olur. Dolayısıyla bir dedikodu ortamında söz meclisten dışarıdadır. Ne zamana kadar, içlerinden biri ayrılana kadar. Artık ayrılan kişinin de dedikodusunun yapılma vakti gelmiş olur. Bunu, ayrılan kişi de iyi bilmesine rağmen bu çarkın içinde dönüp durmaya devam ederler.

Bugün övdüğünü yarın eleştirebiliyor olmak ne kadar insani ne kadar objektif bir hâl değil mi? Dogmatik olunmadığının kanıtı. Dar görüşlü olunmadığının, fikirlerin kölesi değil efendisi olunduğunun kanıtı. Bizde bu tarz biri olduğunuzda mutlaka üstünüze bir etiket kondururlar. Çünkü bizde ya ocusunuzdur ya bucusunuzdur. Üçüncü bir yolunuz yoktur.

Bazı kavramlar, kelimeler ağzımızdan hiç düşmez. Örneğin demokrasi bunlardan biridir. Ama kendimiz hiç demokrat olmayabiliriz mesela. Bunu sadece söyler dururuz. Hatta belki ne olduğunu bile bilmeyiz. Demokratlığımız, bizim aleyhimize olduğu durumlarda son bulur.

En sevdiğimiz huylarımızdan biridir. Yolda arabayla giderken tanıdık birini gördüğümüzde nasıl hemen üzerine sürüyorsak, ne zaman güzel konuşan, düşünerek konuşan, diksiyonu yerinde, mürekkep yalamış, bir olay ile ilgili fikrini beyan eden birini gördüğümüzde de felsefe yapma, edebiyat yapma deriz. Buna bayılırız. Bunu deme sebebimiz karşımızdaki kişi slogan atarak konuşmadığı için dediklerini anlayamadığımızdan kaynaklanır. Dediklerine asla kulak kabartmaz, konuyla ilgili bize ezberletilenleri bir bir sayarız. Zaten biz, en iyi bilmediklerimizi biliriz.

17 Yorumlar

  1. Her konuya değinmişsiniz maşallah. :) Tüm yazdıklarınızda da haklısınız...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha fazla uzatmak istemedim😊Değinti 2,3,4 gelebilir,teşekkürler.

      Sil
  2. Birisi ''Nasılsın?'' diye sorduğunda genellikle iyiyim diyoruz evet, iyi olmasak bile alışkanlık şeklinde otomatik cevap veriyoruz. Ama şundan da kaynaklı olabilir diye düşünüyorum; herkese içimizi açıp söylemek istemiyoruz. En azından ben öyleyim, herkesle paylaşmam yüzeysel söylerim bazı şeyleri. İyilik yapınca mutlu oluyorum evet, hem kendimi iyi hissediyorum, hem de insanları mutlu etmeyi çok seviyorum, onların yüzündeki gülümseme bana iyi geliyor, terapi gibi:)))
    Yazdıklarınız çok doğru, katılıyorum:) Birini düzgünce eleştirebilmek güzel, kırmadan, dökmeden. Ve evet tatlı, güzel olan şeyleri yemeyi çok seviyoruz, bu konuda daha dikkatli olmam gerekiyor ama biraz zor öğreneceğim sanırım:)))
    Çok güzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlık:)))

    YanıtlaSil
  3. Bize bir şey olmaz mantığı, çoğu sorunun kaynağı.

    YanıtlaSil
  4. bizim ülkenin halleri gözlemleri :)

    YanıtlaSil
  5. Hatta kimi insan "iyiyim demek adetten olmuş" der açık açık. Belki de sıkıntımızı uluorta paylaşmak istemeyiz. İyiyim demek en kolayı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet,yani aslında iyi olmadığını dolaylı yoldan anlatıyor😀doğrudan söyleyemiyoruz bir çok şeyi... Dediğiniz gibi belki de söylemek istemiyoruz.

      Sil
  6. Misafirlikte nasılsın, iyi misin diyaloğu gülümsetti. :)
    Herhalde dünyada tekdir diye düşünüyorum, oğlum babanın tuttuğu takımı değil, babası oğlumun tuttuğu takımın taraftarı oldu. :)
    Yaşamı çok güzel ifadelerle özetlemişsiniz. Paylaşım için teşekkür ediyorum size.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir babanın, oğlunun tuttuğu takımı tutmasına şaşırdım😀🙂 Ben teşekkür ederim.

      Sil
  7. İyilik yapmaya hiç bu açıdan bakmamıştım.Çok güzel bir yazı olmuş

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski